masal1

23 Şubat 2016 Salı

Pehlivan İle Doktor


Bir varmış bir yokmuş, köyün birinde bir pehlivan güçlü olmak için çok çok yemiş, karnı doyasıya yemiş. 'Ben güçlü olmalıyım, çimenlerin üstünde herkesi yenmeliyim' demiş. Et yemiş, yumurta yemiş, ayran içmiş .. ellerini havaya kaldırmış 'ohh be çok güçlü oldum' demiş aradan biraz geçmiş pehlivan hastalanmış 'ay karnım, ay karnım', çok ağrısı olunca doktora koşmuş. Doktor muayene etmiş 'pehlivan çok yemişsin bu kadar yenir mi?, biraz dikkatli ol, sana yazık, bu kadar yemek yenmez, sen obur musun?' Pehlivan utanmış, doktorda hastaneye yatırmış. Akşam olmuş doktor evine gitmiş yemek yemiş sonra dolaptan soğuk su içmiş, aradan az bir zaman geçmiş doktorda hastalanmış. Oda hastaneye gitmiş, o da yatmış hastanede. Sabah olmuş pehlivan uyanmış bir de ne görsün doktor yanında ki yatakta yatıyor, Pehlivan ' sana ne oldu, sen de mi çok yedin ' dedi. Doktor ' Yoo ben buzdolabından soğuk su içtim, onun için hasta oldum ' dedi. ' Gördün mü doktorlar da hasta olur, kimse kendine güvenmesin, ilacı bilenlerde hasta oluyor ağrıyla kıvranıyor'demiş. Pehlivan ' ben yemezsem nasıl galip gelirim çok yiyorum çimenlerin üstünde aslanlar gibi güreşemem' demiş. Pehlivan da doktor da iyi olmuş. 'Nice güçsüzlerde sağlıklı yaşar' demiş ' Pehlivan da doktorda hasta olur' demiş. ' Ne yapsak ta hasta olacağız tabi ki biraz dikkatli olup sağlıklı yememiz gerekli, güçlü olacağız diye çok yersek hastalanabiliriz'
Doktor da pehlivanda yıllarca yaşamışlar, arkadaş olmuşlar.
Reyhan U.Ş

21 Şubat 2016 Pazar

Kedi İle Güvercinler



Bir varmış bir yokmuş güvercin sürüsü her gün bir yerlerden güvercinler bir ağacın tepesine her gün bir saatte gelip de konarlar. Bunu fark eden kedicik bir gün ağaca çıkar saklanr.Yine uçarak gelir güvercinler, ağaca konarlar kedi yapraklar arasından çıkar güvercini yakalamak ister ama yakalayamaz. Güvercinler uçup giderler. Böyle bir kaç gün aynı şekilde bekler yine her defasında güvercinler uçar gider. Kedi duruma sinirlenir 'Bu gün göreceksiniz bak, sizi yakalayıp yiyeceğim ' der. Yine çıkar ağaca kedicik yaprakların arasına saklanır. Güvercinler gelir dalların üzerine konarlar. Kedicik yine her gün yaptığı gibi yapraklar arasından çıkar, güvercinler uçar gider. Kedicik buna sinirlenir bir karar alır 'güvercinler uçuyor da bende uçamaz mıyım' der. Hemen güvercinler için atlar ama kedi uçamaz yere düşer ve bacağını kırılır, başlar 'mır mırr mırrmaww' ağlamaya yoldan geçen hayvan sever alır kediciği götürür veterinere, veteriner' kedinin bacağı kırılmış' . Kediin bacağını sarar sarmalar. Hayvan sever aldığı yere bırakır. Kedi hayvan severe teşekkür eder. Mır mır mırvaww 'seni seviyorum' der.Kedicik sürünerek yaşadığı eve gelir. Sahibi 'ne oldu sana' der. Alır kediyi sever, kediciği çok iyi bakar, Kedicik iyileşir. Derdini sahibine , yaptığı yanlış denemesini anlatır.'Ben hırsıma yenildim'der. 'Şimdi aklım başıma geldi' der. Bir daha uçmayı denemez. Kedicik iyileşir, sahibiyle mutlu mesut yaşar. Onar erdi muratlarına sonsuza kadar yaşayıp gittiler.
Reyhan U.Ş

17 Şubat 2016 Çarşamba

Yunus Ağa'nın At İle Eşeği


Yunus Ağa her gün eşek ile atını alır, tarlasına gider, bağında bahçesinde topladığı üzümleri eşeğine yükler ipini de eline alır, geri döner bütün bir yaz bu yükü taşıyan eşek çok yorulur, gücü tükenir. Sıcak bir taraftan, ağır yükü bir taraftan, kendinden ümidini kesmiş, yorgunluktan kendini taşıyamaz hale gelmiş... Bir gün yine Yunus Ağa eşeğini alır tarlasına gider, bağ bozumu, eşeğe yükünü yükler atın ipini de eline alır geri gelir. eşeğe yükü çok ağır gelir, inleye inleye giderken ata der ki'yüküm ağır birazını alda rahatlayayım' at hiç oralı olmaz, biraz daha ilerler, eşek yürüyemez hale gelir, düşer ve ayağı kırılır, yükü dökülür, Yunus Ağa ne yapacağını şaşırır 'eyvah! eyvah!' der. Yükü çözer  atın üstüne yükler ama eşeği ne yapacak? eşeği atın üstüne yükler ve  eve getirir. bütün köylü yola çıkar 'ne oldu Yunus Ağa' ' kaza oldu eşeğin ayağı kırıldı'
Köylüler ' eh bu kadar yük eşeğe bile ağır gelir, bu at eşek mi, bu na niye taşıtmazsın' At o sırada ' eyvah rezil oldum, keşke eşeğin yükünü alsaydım da eşeği taşımak zorunda kalmasaydım, cümle aleme rezil oldum' der. Yunus Ağa eşeği atın sırtından indirir. Veteriner çağırır, eşeğin ayağını sarar ' kırık yok, burkulmuş ama eşek çok yorulmuş çok güçsüz kalmış, iki üç ay da iyi dinlensin yesin içsin, ayağı da iyileşir.'  At kendi kendine ' eyvah eyvah, üç ay ben mi taşıyacağım' der. yunus Ağa üç ay at ile yükünü taşır, at anlar eşeğin halini. At ile eşek bu olaydan sonra iyi dost olurlar. Yunus Ağa da eşeğe yaptığı haksızlığı anlar ve ikisine de güçleri oranında eşit işler yaptırır. Ve hep birlikte mutlu bir şekilde yaşarlar.
Reyhan U.Ş

Reyhan Hanım Ağa


Çiftçi olan Reyhan Hanım Ağa dokuz çocuk dünyaya getirir. Dokuz çocuk sahibi Reyhan Hanım Ağa çok çalışkan, çocuklarını da iyi yetiştirmek için çabalar, çocuklar büyür. dokuzu erkek olan Reyhan Hanım Ağa çocuklarına öğüt verir ' bir ve beraber olun' der.Kocası da ölünce, çocuklar mal kavgasına düşerler. Reyhan Hanım Ağa 'daha ben ölmedim' çocuklarına 'bir olun güçlü olun ' der. Ama zaman zaman çocuklar birbirleriyle mal kavgası yaparlar, bu kavgaların önüne geçmek için bir şey düşünür. Başını yastığa koyunca sabah olur, dokuz çocuğunu yanına çağırır, 'bana meşe sopası getirin' der. çocukları birer tane meşe sopası getirirler, dokuz meşe sopasını bir araya bağlar 'hadi bu sopaları kırın' teker teker çocuklar kırmayı dener. Dokuz sopa bir arada olunca olunca kıramazlar 'kıramadık anne ' derler. 'hadi şimdi herkes getirdiği sopayı denesin bakayım, kırabilir mi' deyince dokuzu birden sopasını alır kırar. 'işte çocuklarım birlik, beraberlik böyle kimse bölemez, bir birinizin değerini bilin hiç kimse size zarar veremez ama birbirinizden ayrı olursanız sizle bu sopa gibi kırılırsınız' Bu sözlerden sonra çocuklar birbirlerinin değerini anlar birbirlerinden ayrılmazlar. Bu durumdan memnun olan Reyhan Hanım Ağa çocuklarıyla birlikte mutlu kavgasız yıllarca yaşayıp giderler.

Bu olayı bir kağıda yazdırır duvara asar, torunları da örnek alsın diye. İşte her zaman el ele olunca birlik beraberlikten güç kuvvet doğar. Birlik olursak düşmanlarımız bize zarar veremez. Birlik ve beraberlikten güç doğar.
Reyhan U.Ş

15 Şubat 2016 Pazartesi

Köpek İle Gölgesi


Şehirde başı boş gezen köpeğin karnı acıkır. çok aç olan köpek yiyecek için bir sağa bir sola dolaşır, bir kasap görür. Kasap et tartarken  bir parça eti yere düşürür, köpek kapıdan bakarken, yere düşen eti bir hamlede kapar kaçar. Kasap öylece baka kalır.  eti alan köpek çok uzaklara gider. Bir ağacın altında oturur, tam etini yerken, bir karaltı görür. Başka bir köpek zanneder, saldırır. Kendi etrafında hoplayıp, döner döner, sonra farkına varır' o benim gölgemmiş' der. Köpek etinin yanına dönerken, bıraktığı eti bir kartal kapıp uzaklaşır, bir güzel afiyetle yer. Köpek çok üzülür 'ah be akılsız başım hazır bir et buldun onu da kaptırdın, ne kadar safmışım' der. Köpek hala çok açtır. Kartal köpeğin yanına gelir, halini sorar. Köpek çok aç olduğunu bir parça kasaptan et kaptığını ama gölgesini başka bir aç köpek zannettiği için onunla mücadele ederken, eti kartala kaptırdığını anlatır.
Kartal ' eh hatanı anladın o zaman, eti çaldın, sonra da kendin gibi aç bir arkadaşına rastlasaydın demek ki onun halinden anlamayacak ve eti paylaşmayacaktın, bu sana iyi bir ders olsun' der, ve uçar gider.
Köpekte 'haklısın, ben bunu hakkettim' der, bir daha çalmayacağına yemin eder. Yemini tutar. Nerede aç bir arkadaşını görse onunla yiyeceğini paylaşır.
Reyhan U.Ş

8 Şubat 2016 Pazartesi

At ile Eşek

 
  Bir gün at, sahibi ile gezinir. Çayırda yarışa hazırlanırlarken, eşek çıkar önlerine. At şahlanır, kendini yükseklerde gören at eşeğe çekil önümden der gibi'seni cüce, ezerim seni' der kibrinden eşeği aşağıda görür. Sahibi ata sporunu yaptırır. Koşuya hazırlanırlar. Bir kaç defa birinci olan at bu defa yarışa çok daha iyi hazırlanır. Sahibi atın güçlü kuvvetli olması için onu iyi besler, koşu günü gelir, atlar hazır vaziyette koşu başlar, önde giden at son dakikalarda güçsüzleşir ve yere düşer, ayağı kırılır ve  yaralanır, sahibi onu veterinere götürür. Veteriner ata iyi bakar, yaralarını sarar, kırılan ayağını sarıp sarmalar ve sahibine şöyle söyler 'at iyileşir ama artık koşamaz' der. Sahibi üzülür fakat yapacak bir şey yoktur.Aradan bir iki ay geçer at iyileşir. Atı sahibi çayıra çıkarır, at çayırda eşekle karşılaşır. eşek şöyle bir bakar ata, şaşırır ne olmuş bu ata, yara bere, topal ata 'geçmiş olsun, ne oldu sana' der. At 'koşu yaparken düştüm, yaralandım, üç aydır hasta yattım' der. Eşek ata 'çok zayıflamışsın' der.Eşek 'bana tepeden bakıyordun, çekil önümden ezerim diyordun, seni görünce şaşırdım'der. At 'işte dostum sağlık bu her zaman kalıcı değil, sağlıklıyken bu halimi düşünmedim'der. 'Seni, şahlanırken karınca gibi gördüm, her zaman galip gelen ben, bu duruma düşeceğimi hiç düşünmedim ama özür dilerim binlerce kez' der. 'Şimdi bu çayırda arkadaş olalım' At ile eşek arkadaş olur sonsuza kadar çayırda beraber yaşayıp zamanlarını değerlendirirler, dostça yaşayıp giderler.

   İşte burda hatırlatalım, kendini hiç bir zaman büyük görmemektir, düştüğünde söylediğin sözün altında ezilirsin.
Reyhan U.Ş

7 Şubat 2016 Pazar

Tavuklar ve Kedi



Bir gün akşam olur tavuklar kümese girer, ev sahibi yaşlı kadın kümesi kapatmayı unutur. Aç kalan kedi gece yiyecek aramaya başlar bir de ne görsün, yaşlı kadının kümesi açık içeriye kümese giren kedi en büyük tavuğu alır ağzına arkasına bakmadan oradan uzaklaşır. Kaçarken korka korka tavuğu ağzından kaçırır. Tavuk bir hamleyle ağaca atlar. Kedi başlar tavuğa yalvarmaya 'in gel yanıma, gel biraz da dertleşelim' der. Tavuk çıkar ağacın en uç dalına ' benim uykum var uyuyacağım der. 'hele bir güneş doğsun inerim' deyince.Kedi yüksekten korktuğu için ağaca tırmanamaz yüzden ağacın dibinde beklemeye başlar, beklerken kedi aç karnınla uykuya dalar bir derin uykuya dalar. Rüya görür. Kendini kümeste görür. O sırada güneş doğar tavuk atlar daldan evin yolunu tutar kümese geri döner. Yaşlı kadın kalkar kümesi açmaya gider, bakmış ki kümes açık kalmış, tavukları sayar. O sırada çilli tavuk eve döner 'oh be der' Tavukları yerli yerinde deyince tavuk başına gelenleri anlatır. Yaşlı kadın üzülür. O sırada kedi de uykudan uyanır, etrafa bakar tavuk kaçmış, kendine kızar' bir sahip çıkamadın avına, benim beceriksiz başım ,ne güze afiyetle tavuk yiyecektim karnım doyacaktı der' Tavuk mutlu..  Kedi aç bi aç.. Yaşlı kadın ' ya tavuklarıma bir şey olsaydı'

Kurbağa İle Fare ve Karga



   Bir gün derenin suyu azalır hava çok sıcak. Kurbağa çıkar sudan şöyle otların arasında dolaşır bağıra bağıra 'su azalmış hava sıcak vrakk vrakk vak vak' diye. Bu sese kulak veren tarla faresi kurbağanın yanına gelir 'ne bağırıyorsun, ortalığı ayağa kaldırdın sanki evin yanıyor gibi haber veriyorsun' Kurbağa der ki 'evim değilde dere de su azaldı, su olmadan ben yaşayamamam, ben Allah'a yalvarıyorum'der. Fare 'çok da inandım sen gevezeliğinden bağırıyorsun' O sırada kurbağanın aklına bir fikir gelir. 'Bu fareyi dereye götüreyim de onu bir suya atayım' diye aklından geçirmiş. Kurbağa 'bana inanmıyorsan gel dereye götüreyim seni ' demiş. Fare 'ben dereden sudan korkarım' deyince 'Korkma seni ben bacağıma bağlarım, korkma demiş' Kurbağa farenin bacağını otlarla bacağına bağlar, atlaya zıplaya derenin kenarına gelir, fare korkar. Kurbağa farenin titrediğini görür, bir sıçrar dereye atlar, derinlere dalar, bunları seyreden karga hemen bir hamle yapıp kurbağayı kapar farenin bacağı çözülür yere düşer fare 'oh be der ölmekten kurtuldum, ıslandım ama ölmedim' Hava da sıcaktı. Fare kurtuldu ama kurbağayı karga götürdü.
    Hiç kimse için kötü düşünme sonra sende bir gün düşersin tuzağa, arkadaşın için düşündüğün şey senin başına gelir. Sonun iyi olmaz.
Reyhan U.Ş

1 Şubat 2016 Pazartesi

Yolcular İle çınar Ağacı


     Bundan yıllar önceydi şehre alışveriş yapmaya giden yolcular, bir yaz günü çok sıcak bir havada atlarıyla bir kervan halinde gidiyorlardı. yolda dinlenmek isterler. çok sıcak. Bir çınar ağacı, ulu, büyük bir ağacın dibinde dinlenirler, uyurlar. Atlarını yemlerler. Sonra yola çıkarken içlerinden birisi ' bu ağaç ne işe yarar, meyvesi yok, niçin bunu büyütürler ki? ' deyince ağaç oradan seslenir ' Be hey adam şimdi gölgemde dinlendin sen ne nankörsün' yolcular şaşırır ağaçtan özür dilerler. Çınar başlar söylenmeye ' dallarımı kışın sobada yakarsınız, ısınırsınız, gölgemde dinlenir serinlersiniz, yemek pişirir yersiniz daha ne istiyorsunuz benden ' Yolcular utanır söylenen sözden özür dilerler tekrar tekrar. Bazı insanları ne yapsan memnun edemezsin. Ağaçlar insanlar için önemlidir çocuklar, ağaç dikelim, dünyamızı güzelleştirelim. Yeşil bir dünya bize nefes aldırır. Bazı ağaçların meyvesinden bazı ağaçların gölgesinden faydalanırız.
Reyhan U.Ş

İbrahim Ağa ve Torunu Elif ile Köpek


Bir varmış bir yokmuş yıllar önce İbrahim Ağa bir sabah 'tarlalarımı bir dolaşayım, hem de yürüyüş yapayım' demiş. Ellerini arkaya bağlamış adım adım tarlaları dolaşırken kırın ortasında bir köpek kıvrılmış yatıyordu. İbrahim Ağa ayağı ile köpeğe vurmuş köpek birden kalkmış yerinden İbrahim Ağa acı içinde evine dönmüş. 'Ay ay ayağım' der. Torunu Elif dedesini çok seviyordu. Elif daha küçük beş yaşlarında İbrahim Ağa 'of of ' dedikçe Elifçiğin gözleri yaş doluyor  Elid dedesinin canının yanmasına dayanamıyor, ne yapacağını da bilmiyor. Elid dedesine döndü 'Dede Dede senin dişlerin yok muydu?' deyince İbrahim Ağa hem canı yanıyor hem de gülüyor. 'Ah kızım o köpek kendini korumak için ısırmak zorunda ben ona vurmasaydım oda beni ısırmayacaktı. Ben yanlış yaptım. O kendini korudu. Benim dişlerim seni ısırır.' Elif'i alır bir güzel sever İbrahim Ağa Elif'in sözlerinden hoşlanır. Doktora gider ayağını sardırır. Bir süre sonra iyi olur. İbrahim Ağa bir daha hayvanlara kötü davranmaz. hatta köpeği bulurlar ve yanlarına alırlar birlikte mutlu bir şekilde yaşarlar.
Reyhan U.Ş