Bir varmış bir yokmuş. Bir şehirde kuş bakıp satan bir adam yaşıyordu. Evli, hanımı birde oğlu vardı. Oğlu dokuz yaşlarındaydı. Bir gün babasına sordu: Babacığım, bu kuşları niçin bakıyorsun?Bunları özgür bırak. Bu hayvanlara acıyorum dedi. Babası ben kuşları çok seviyorum onlara gözüm gibi bakıyorum, çoğaltıyorum onları satıyorum. Para kazanıyorum dedi. Çocuk kafeste olan kuşlara çok üzülüyordu. Çocuk bir gün hasta oldu, yatağa düştü, ateşlendi. Babası onu hastanelere götürdü. Bir türlü iyileşemedi. Haftalarca yattı.Canı sıkıldı yinede. Babacığım benim canım sıkıldı bir kaç haftadır, o kuşlar nasıl orada canları sıkılmaz mı? dedi. Oğlum ben onların yiyeceklerini sularını veriyorum onalar iyi bakıyorum dedi. Çocuk yine yine ısrar etti. Baba, baba sen bu kuşları bırakırsan ben iyileşirim belki dedi. Bunun üzerine babası dükkandaki kuşları ve oğlunu da aldı. Beraberce havaya özgürce bıraktılar. bir iki bülbül bıraktılar.
Çocuk iyileşti. Baba mutlu oldu. Sarıldılar birbirlerine. Çocuk kafesteki bülbüllere döndü. Siz dilinizden sebep kaldınız kafeste dedi. öyle güzel ötmeseydiniz. Böyle kafeste yaşamak zorunda kalmazdınız dedi ve son kafesi açıp bülbülleri havaya uçurdu.
Reyhan U.Ş
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder