masal1

31 Ağustos 2015 Pazartesi

Ahmet ile Mehmet





Ahmet ile Mehmet iki komşu çocukları, birlikte oynuyorlar, birlikte okula gidiyorlar. Bir sabah erken kalktılar okula gideceklerdi. Ahmet erken kalkıp giyindi kahvaltısını yaptı çantasını alıp dışarıya çıktı, Mehmet'e seslendi. Mehmet ise Ahmet ben daha hazır değilim sen beni bekleme dedi. Ahmet okula gitti. Mehmet kahvaltısını yaptı dişlerini fırçaladı çantasını alıp okula gitti. Neyse zil çaldı derse girdiler. Öğretmenleri bu gün kontrol edeceğim sizi dedi.  Kim bakalım dişlerini fırçaladı, kim saçını taradı dedi. Öğretmenleri kontrol etmiş, Mehmet dişlerini fırçalamıştı o gün. Mehmet her gün dişlerini fırçalıyor elini yüzünü yıkıyordu. Öğretmen Mehmet'i  kontrol edince, Mehmet sana büyük bir aferin , dişlerin, saçın, elin, yüzün tertemiz. Hep böyle ol. sıra Ahmet'e gelmiş. Ahmet ne elini yüzünü yıkamış ne de dişlerini fırçalamıştı. Öğretmen Ahmet'i kontrol etmiş Ahmet sen niçin fırçalamadın dişlerini bak dişlerin çürümüş ağzın pis kokuyor yüzünü de yıkamamışsın olmaz Ahmet böyle okula gelinmez. Temizlikte bir görevin, bir işin. Temizlik insanı hastalıktan korur bunları sana öğretmem lazım. Ahmet çok utanmış. Söz vermiş öğretmenine bundan sonra bende fırça alıp dişlerimi fırçalayacağım. Çok utanmış arkadaşlarının yanında.

Okuldan sonra eve gitmiş annesine olanları anlatmış. Anne ben fırça alacağım bundan sonra her gün dişlerimi fırçalayacağım, bana para ver de bakkaldan fırça alayım demiş. Annesi para vermiş Ahmet fırça almış. Her gün dişlerini fırçalamış. Ahmet o günden sonra kendine bir saat vakit ayırdı, tertemiz çocuk oldu. Yıllarca Ahmet ile Mehmet arkadaş oldu. Ahmet o günü hiç unutmadı. Ahmet ile Mehmet çevrelerinde de temizlik öğretti. Birlikte pek çok şey yaptılar, ağaçlar ektiler, köylerini güzelleştirdiler, herkesin yardımına koştular.
Reyhan U.Ş

Elma Ağacı ile Armut Ağacının Hüzünlü Yılları Arkadaşlıkları


Bir varmış bir yokmuş. Yıllar önce Ömer Ağa babasından kalan bahçesine meyveler dikmiş çeşit çeşit. Bahçesinin ön tarafına da bir elma bir de armut ağacı dikmiş. Günlerden bir gün elma ağacı armut ağacına demiş ki atık yaşlandık galiba. Dallarım çıtır çıtır kırılıyor biraz halsizim demiş. Yaşımız kaç acaba. Armut ağacı demiş ki bayağı yaşımız var. Ömer Ağa çoluk çocuğu torunları yesin diye dikmişti bizi. Şimdi oda yaşlanmıştı.
Elma ağacı armut ağacına; meyvelerimle insanlığa hizmet ettim yaz sıcak havada gelip geçene gölge oldum çocuklarına salıncak yaptılar dallarıma. çocukları salladım, mutlu ettim ama bende dertliyim bunca yıldır meyve yetiştirdim kimse benim köküme bir kova su dökmedi. Biliyor musun benimde canım vardı. Susuz meyve verdim artık bu ene vermeyeceğim. Çok haksızlık gördüm. Armut bende. Gel birlik olalım bu sene meyve olmasın dalımızda demiş. yaz gelmiş elma armut hiç çiçek açmamış. Ömer Ağa bakmış ki ne armut ne de elma hiç çiçek açmamış haftalar geçmiş Ömer Ağa bakmış elma armut ağaçlarına beklemiş beklemiş. Ömer Ağa benim gibi bu ağaçlarda yaşlandı demiş. Bunları keserim seneye bir güzel sobada yakarım demiş. Elma ağacı Ömer Ağa'nın dediklerini duymuş. Armuta söylemiş. Bizim ömrümüzü kısaltıp odun yapacakmış Ömer Ağa bu sene meyve vermedik ama  cezayı biz çekeceğiz benimde aklıma bir şey geldi. Bu sene meyve vermeyelim seneye çok meyve veririz dedi armut ağacı. Neyse bir yıl geçti mart ayı gelince elma ile armut ağacı bir çiçek açtı ki her sene verdiğinden daha çok . elma da armut ağacı da Ömer Ağayı şaşırttılar. Ömer Ağa çok mutlu oldu gitti elma ağacına sarıldı, armuta sarıldı. İkinize çok seviyorum ben. Siz benim can dostlarımsınız. Her sabah sizin gölgenizde serinlerim mutlu olurum dedi. Gözünden mutluluk göz yaşları aktı. Sizler yaşadığınızda ben çok mutlu olurum. Daha torunlarımı büyüteceksiniz daha ne çocuklar sallayacaksınız, çocukları mutlu edeceksiniz. Sayenizde çocuklar sağlıklı büyüyecek. Ömer Ağa torunlarını çağırdı birer kova su getirin elma ile armut ağacının dibine dökün dedi. Çocuklar su getirdi. Elma ve Armut ağacına su döktü. Köklerini kazdılar gübre döktüler mutlu oldular. elma ve armut yıllarca meyve verdiler, çocukları salladılar. Çocukları beslediler. Sağlıklı büyüdü çocuklar yıllarca yaşadılar. Ömer Ağa gölgesinde oturdu. Mutlu oldular yıllarını elma ile armut ağacının altında geçirdi.

Sende dik bir elma, dik bir armut ağacı sende yıllarını gölgesinde mutlu geçir, büyüt torunlarını.

30 Ağustos 2015 Pazar

Açıkgöz Karga İle Kumru


Bir gün karga ceviz ağacından ceviz almış yola atıp cevizleri kırmaya çalışıyormuş. Cevizler çok çetinmiş. Yol üstüne ağzından atıyor cevizler çok çetin olunca bir türlü kırılmıyor. Açıkgöz karga aç kalmış. aç kalınca aklına bir şey gelmiş. Kumruyu bir kandırabilsem de şöyle kırlara beraber çıksak bana arkadaş olsa da dolaşsak. Şimdi çiftçiler buğdayları tarlalara serptiler bir doyardık demiş. Oysa karganın niyeti kumruyu tuzağa düşürmekti. Açıkgöz karga bir gün önce çiftçilerin tarlalarını tek başına dolaşmış çiftçinin biri kargalara tuzak kurmuş zorla kurtulmuştu.

 Açıkgöz karga kumruyu kandırdı. Birlikte çok uzaklara gittiler. Çiftçi toprağın üstüne iplerle tuzak kurmuş fakat karga tuzağı görmeyince ayakları iplere takılır tuzağa yakalanır. Başlar bağırmaya gak gak gel beni kurtar der kumruya. Kumrucuk küçük olduğundan tuzağa yakalanmaz. Açıkgöz karganın pençeleri büyük olunca birazda açgözlülüğünden tuzağı görememiş. Kumru ise tuzağı gördü ve kendini görmemiş gibi atmadı. Açıkgözlü karga yakalanınca sinirlenmiş ayaklarını bir türlü kurtaramıyormuş. Sinirli olunca da ne söylediğini bilmiyormuş. Ağzına geleni söylüyormuş. Ben kumruyu tuzağa düşürecektim, ben nasıl düştüm bu tuzağa ki. Kumru  bunu duyunca sen beni mi düşürecektin? Sen düştün kazdığın kuyuya. İğneyi kendine batıracaksın, kötü düşünürsen düşersin öyle tuzağa. Açıkgöz karga bir de geveze olunca ortalığı sesiyle yıkmış. Yine de kumru geveze açgözlü kargaya acımış gagasıyla yardım etmiş, kurtarmış kargayı. Bir daha demiş kumru kendin için ne düşünüyorsan başkaları içinde onu düşün yoksa şimdi öyle kalırdın. Sen başka kuşlar içinde iyilik düşün yoksa kazdığın kuyuya düşersin demiş.

Karga iyi bir ders almış kumruya teşekkür etmiş. Kumrucuk her kuşun canı var onların canı acır, seninki can da benimki patlıcan mı. Benim de canım var, karga hem ders almış hem de utanmış. Bir daha asla olmayacak demiş. Açgözlü karga bir daha hiç kötü düşünmemiş.
Reyhan U.Ş

14 Ağustos 2015 Cuma

Koca Ninenin Yaramaz Horozu


Bir varmış bir yokmuş uzun yıllar önce bir başına yaşayan Koca Nine bir de horozu varmış. Koca Nine onu yediriyor içiriyor ah benim İbiklim diyormuş. İbikli'yi  mısır dolu ambara koymuş. Mısır yiyerek güçlenmiş konu komşunun horozlarıyla dövüşüyormuş. Komşular şikayetçi olmuş. Koca Nine bu horozu ne yaparsan yap ya da sat bu horozu yoksa bu horozu keseceğim demiş komşusu. Koca Nine ne yapacağını şaşırmış horoza, bak yaramazlık yapma, başıma bela açma, rahat dur demiş. İbikli rahat durur mu kaçmış gitmiş evden. Başka birinin kümesine girmiş o gece başka bir kümeste kalmış. Sabah olunca kümesteki tavukları hep gagasıyla yaralamış. Kümeste bir gürültü kopmuş, ev sahibi ne oluyor bu kümeste diye koşmuş birde ne görsün yabancı bir horoz tavukları gagasıyla yaralamış. Ev sahibi çok kızmış tutmuş horozu atmış dışarıya. Horoz aç susuz başka kümese gitmiş. O gecede başka kümeste kalmış. orda ki tavukları da dövmüş., yaralamış. Ev sahibi gürültü duymuş bi koşu kümese bir de bakmış koskocaman horoz tavukları yaralamış, ev sahibi; atın bu horozu nerden geldi bu. Tavukları mahvetti demiş. İbikli yaramaz horoz düşünmüş taşınmış ben ne yapayım nereye gideyim çare yok ben geri döneyim Koca Nineme , o bana iyi bakıyordu demiş.

İbikli tutmuş yolu geriye dönmüş çıkmış mısır ambarına bir güzel karnını doyurmuş sonra bir dala atlamış başlamış ötmeye üüüüü üüüüü diye ötmüş. Koca Nine kulağını kabartmış ah bu horoz benim İbiklim demiş. Koca Nine hemen koşmuş ambara bir de bakmış İbikli gelmiş perişan olmuş, tüyleri yolunmuş, çirkin mi çirkin olmuş Koca Nine İbikliye sarılmış. Sana ne oldu oğlum, kim seni bu hale getirdi demiş. İbikli başından geçenleri anlatmış benim Koca Ninem ben senden vazgeçmem. Sen bana iyi bakıyorsun seni üzdüm özür dilerim. Ben bir yanlış yaptım beni affet demiş. Koca nine, seni af ettim. Koca Ninem seni çok seviyorum demiş horoz. Horozla nine mutlu yaşamışlar.
Reyhan U.Ş

6 Ağustos 2015 Perşembe

Ceviz Ağacı İle Söğüt Ağacı Barış İmzaladı

Ceviz ağacı ile söğüt ağacı yıllar önce birbirlerine küsmüşler
ceviz ağacı söğüt ağacının kalbini kırmış sen meyve vermeyen ağaçsın seni kimse sevmez deyince birbirlerine küsmüşler. 
Yıllar geçmiş ceviz ağacı söğüt ağacından özür dilemeyi düşünmüş. Bir gün söğüt ağacına gitmiş barışalım, özür dilerim deyince söğüt şaşırmış. Kendi kendine demiş ki kendi söyledi kendi benden özür diliyor derken ceviz ne düşünüyorsun söğüt demiş. Büyüklük bende kalsın kabul ettim demiş. Bir gün oturmuşlar konuşurken ceviz ağacı ben haklıyım demiş. Benim meyvelerim değerli beni yiyen güçlenir benden güçlü birini tanımam demiş. Gölgemde serin serin deyince söğütte altta kalmamış benimde çok sevenim var herkesin evinin önünde dikilir eğilirim demiş benim herkese saygım büyüktür. Ben saygımı gösteririm beni sevenler deyince ben yerlere kadar eğilir gölgem hoş her evin önünde görüntüm hoş benim sevenlerim daha çok deyince ceviz ağacı kıskanmış ama, yine de saklı tutmuş aman demiş ceviz yeni barıştık kızdırmayayım söğüt ağacı yine kendinden bahsederken benim olduğum yerde su yüzeye yakındır yapraklarım yerlere kadar uzanır rengim açık yeşil bir de manda yuva yaptı dalıma deyince amanın aman benden keyiflisi yok deyince ceviz ağacı kızmış. neren doğru ki, eğri büğrüsün hiç manda yuva yapar mı söğüt dalına hep yalan. Dalların eğri büğrü sözün yalan senin neren doğru ki deyince. seninde kafan kalın iri kalın kafalı şey, kitlemişsin kendini sandığa nerden güç kuvvet bulacaklar senden. Kitli sandık. ceviz daha da kızmış ne söyleyeceğini şaşırmış. Söğüt demiş ceviz ağacı barışalım bu dünya da sana da bana da yer var seni sevenlerde de var bunu da aklından çıkarma. Birbirimizi sevelim deyince ömür boyu bir bahçede yaşayıp gittiler. Onlar sevdiler birbirlerini mutlu yaşadılar yıllar boyu.
Reyhan U.Ş