masal1

30 Ekim 2015 Cuma

Deve İle Sahibi


Uzak diyarlarda deve ile sahibi bir yerden bireye gitmek için yola koyulurlar. Sahibi devenin yularını eline alır yavaş yavaş ilerlerler. Yorulur biraz dinlenirler. tekrar yola koyulurlar. Devenin yularını tutar yavaş yavaş ilerlerler. Asfalta çıkarlar.Asfalta çıkan deve bi hızla sahibinin elinden kaçar. Sahibi 'vay vay ben ne yapacağım' der. Koşar devenin peşinden.. Deve kaçarken bir araba çarpar. Deve oracıkta yıkılır. ' vay vay başıma ne geldi' der. Üzülür. 'Bene ne yapayım bana çarpan adam bıraktı kaçtı, vicdansız adam insan bi veterinere götürür.' diye söylenirken sahibi yetişir, deveye sarılır. 'Ne oldu sana iki gözüm kim yaptı bunu sana' der. Devesine üzülen sahibi ' beni dinlemedin ama bana yıllarca hizmet ettin onu unutacak kadar vicdansız değilim.' Devede sahibinden özür diler. Sahibi onu veterinere götürür. veteriner deveye bakar 'devede hiç bir şey yok yalnız biraz ezilmiş bir iki günde iyileşir' sahibi iyi bakar. Deve bir iki günde iyileşir. Deve sahibinden tekrar tekrar özür diler. ' Ben bir daha senden hiç ayrılmayacağım bana yaptığın iyiliği hiç unutmayacağım.' Bir ömür birlikte yaşayıp giderler. İyilik her zaman karşılık bulur.
Reyhan U.Ş

24 Ekim 2015 Cumartesi

Çiftçi Amca ile Tavuklar ve Tilki


Çiftçi amca mart ayı geldiğinde tarlalarının sürümünü yapar, toprağını hazırlar, mısır eker. Komşusunun tavukları mısırı yemesin diye, tuzaklar kurar, komşusuna söyler ' mısır ektim tavuklarını gözetle' der. Komşusu bunun sözünü dinlemez tavukları kümesten çıkarır. Tavuklar çiftçi amcanın tarlasına giderler, başlar eşelemeye, mısırları çıkarıp yerler. Tavukları görünce tilki ormanın içinde önce ağzını burnunu yalar. 'Bu gün afiyetle tavuk yiyeceğim' der. Bir koşu tavukların üzerine yürür, ama ne yazık ki tuzağa takılır, bir kaç tavukta tuzağa takılır, yakalanır. O sırada çiftçi amca gelir, şaşırır. Hem tavuklar yakanmış hemde tilki. Tilki başlamış yalvarmaya. çiftçi amca ' senin ne işin var bu tarlada' Tilki ' vallah billah ben mısır yemedim' der. ' Mademki mısır yemedin ne işin var benim tarlamda'. 'Ben tavukları yiyecektim, tavuklar sana zarar vermesin. Sen beni bu tuzaktan kurtar senin tarlanı beklerim' der. Çiftçi amca ' sana nasıl inanayım' der. ' Beni koyver bak gör ' der. Çiftçi amca tilkiyi tuzaktan kurtarır, tilki bir gidiş gider bir daha hiç o tarlalara uğramaz. Çiftçi amca gider komşusuna ' ben sana tavuklarına bak demedim mi' der. Komşusu koşa koşa gider tavuklarını tuzaktan kurtarır. O da tavukları kümesten çıkarmaz, zararını öder.
Çiftçi amca da tuzakları kaldırır, mısırlar büyür olgunlaşır. Hasatını yapar. Bütün kış rahat eder. Komşusuna da biraz tavukları için mısır verir. Çiftçi amca gelecek seneyi bekler. Alın teriyle kazandıklarıyla rahat bir kış geçirir. 
Her şeyin başı çalışkan olmaktır. Çalış seninde olur.
Reyhan U.Ş
http://blogmasaldunyam.blogspot.com.tr/

22 Ekim 2015 Perşembe

Ahmet Ağa Tavukları ve Horozları


Bir varmış bir yokmuş Ahmet Ağa varmış. Yıllarca çalışan Ahmet Ağa emekli olup köye dönmüş, baba evine dönmüş ama canı sıkılıyor. Çalışmaya alışmış olan Ahmet Ağa bir şeyler yapayım böyle olmaz demiş. Aklına bir şey gelmiş,' ben bir tavuk çiftliği kurayım, taze taze yumurta yerim' demiş.Neyse tavuk çiftliği kurmuş. Çiftliğine iki ayrı kümes yapmış. kümeslere elli tavuk iki de horoz almış. Her kümese yirmi beş tavuk bir de horoz koymuş. Tavuklar yumurtluyor , Ahmet Ağa topluyor.. Ahmet Ağa çiftliğini büyütmek istiyor. Aradan hayli zaman geçer, iki horoz birbiriyle geçinemez olur. Her gün kapışırlar. İçlerinden bir tanesi ben bu horozla güreşsem onu yenerim tavuklarda hepsinin ben olurum der. Neyse sabah olur Ahmet Ağa kümesin kapısını açar çiftliğe tavukları koyverir. Aradan zaman geçer iki horoz kıskançlıklarından birbirleriyle dövüşür.Biri yaralanır pes eder. Yaralanan horoz kümese çekilir. Sahipsiz kalan tavuklar çiftlikten dışarıya çıkar. güçlü olan horoz tavuklara sahip çıkmaya çalışır. Bunu gören Ahmet Ağa güçlü horoza sinirlenir 'seni bu tavuklardan ayıracağım' der. 'Sen nasıl arkadaşına zarar verirsin.' Güçlü horoza ayrı kümes yapar ve oraya kilitler. Bir başına kalan horoz ' Ben burada ne yapayım' der üzülür. 'Keşke yapmasaydım' der. Yaralı horoz zamanla iyileşir. İki kümesin tavuklarını bir gün alır gider. Kapalı olan horoz aç gözlülüğü yüzünden kendine kızar ' Başına gelene katlanacaksın ' der. Güçlü olan horoz pişman olur başına gelenlere ' 'böyle tahmin etmemiştim, cezamı çekerim' der.
Ahmet Ağa bir gün cezasını çeken horozu affeder, koyverir. Güçlü horoz  bir daha hiç ama hiç hırsına yenilmez. Ahmet Ağa çiftliğini büyütür. Büyük çiftlik olur, yumurta satmaya başlar. Can sıkıntısından kurtulur. Ahmet Ağa mutlu olup ömür boyu çalışmaktan geri kalmadı.
Reyhan U.Ş

17 Ekim 2015 Cumartesi

Tavşan ve Av Köpeği


Aç kalan tavşan karnını doyurmak için kırlara çıkar. Lahana tarlasında karnını doyururken bir avcı , köpeği ile  ava çıkmış. Tavşanı gören av köpeği tavşanın peşinden kovalar. Tavşan can havliyle bir samanlığa kaçar. Samanlıkta saklanan tavşanın kalbi güm güm atar. Tavşandan korkan hayvanlar başlar bağırmaya.. Möö mööö. bu sesi duyan hayvanların sahibi koşar samanlığa sağa sola bakar hayvanların arasına bakar göremez, gider. İnek oradan derki ' daha tehlike geçmedi, sen saklan çıkma ortaya' der. Tavşan bu sese kulak verir ve saklanır Aradan biraz zaman geçer. Hayvanlarına su içirmek için   gelen çiftlik sahibi hayvanların tedirginliğini anlar. sağa sola bakar, samanların kımıldadığını fark eder. Oraya yönelir ve samanı eşeler, tavşanı görür ve tavşanı yakalar. ' Ay ay ay sen ne tatlı şeysin ' der sever tavşanı. ' sana barınacak yar yapayım' der. Tavşana bir barınak yapar, yanına da arkadaş olsun diye bir tavşan alır. Bunları çoğaltmayı düşünür. Çiftlik sahibi hayvanları çok sever. Bu duruma çok sevinir. Tavşan da ' Ohh be canımı kurtardım, artık sıcacık yuvam var' Uzun yıllar hep birlikte yaşarlar, Tavşanın ailesi çoğalır ve çok mutlu olurlar.
Reyhan U.Ş http://blogmasaldunyam.blogspot.com.tr/

15 Ekim 2015 Perşembe

Eşek İle Denizli Horozu

Eşek ile denizli horozu aynı evde aynı köyde yaşıyorlardı. Bir gün ikisi de bahçede konuşurken eşek 'arkadaşım seninle ses yarışması yapalım, bakalım hangimizin sesi güzel' der. Horoz ' benim sesim güzel' der. Horoz benim sesim güzel deyince eşek sinirlenir. ' Gel bu yarışmayı sabaha karşı yapalım' der eşek. Horoz ' tamam bakalım köylü senin sesine mi  uyanacak benim sesine mi uyanacak'.  Eşek ' tamam' der. Akşam olur yatarlar sabaha karşı horoz ötmeye başlar sesi çıktığınca uzatır da uzatır. O ince sesiyle tam yarım saat öter 'üüürüüüüüüüüüüüü' diye. Bu sese alışkın olan köylüler hiç aldırış etmez. Eşek başlar anırmaya 'aiaiaiiii' diye. Köylü ayağa kalkar ne oluyor diye. Bir kaç kez bağıran eşek sahibi korkar ne oluyor eşeği çalıyorlar galiba diye koşar ahıra. Köylülerde koşar ne oldu diye. Eşek keyifli keyifli güler ' gördün mü benim sesimi beğendi köylüler, koştu geldiler' Horoz 'senin çirkin sesinden korktular' der. Bunu duyan sahibi ikisini de atar dışarı ' sizin kıskançlığınızdan yoruldum, gidin ne haliniz varsa görün' der.Horozla eşek üzülür çıkarlar yola ' ne yapacağız' derler. Horozla eşek arkadaş olur, uzaklara yolculuğa çıkarlar..
Reyhan U.Ş

Çekirge İle Karınca İki Arkadaş


Bir gün çekirge ile karınca arkadaş olmuşlar birbirleriyle dertleşmiş yaz gelince beraberce buğday bulmaya gidelim diye kararlaştırmışlar. Havalar açmış, güneş tepede buğdaylar olgunlaşıyor. Çekirge seviniyor yaz geliyor diyor koşup gitmiş karancaya ' yaz geldi arkadaşım buğday toplamaya gideceğiz güneş çok ısıtıyor' Karınca 'inşallah arkadaşım kışlık yiyeceğimizi hazırlarız.' aradan hayli zaman geçti. Buğdaylar olgunlaştı. Çiftçiler harmanlarını yaptı. Bir gün çekirge koşarak geldi. 'haydi ben hazırım bu gün gidelim buğday aramaya' Karınca ' haydi gidelim' der. ' ben de hazırlanayım az bekle' der.  Çıkarlar yola giderler uzakta bir buğday tarlasına rastlarlar çekirge hemen toplamaya başlar. Topladıkları buğdayların hepsini yer, karnını tıka basa doyurur. Çekilir ceviz ağacının gölgesine yatar uyur, karınca ise bakmış şöyle bir tarlaya, çok buğday dökülmüş, başlamış toplamaya, karnını bile doyurmadan, buğdayları yuvasına taşımaya başlamış. Akşama kadar hiç durmadan buğday taşıyan karınca yorulmuş son buğdayı da alınca ağzına, akşam olmuştu, ceviz gölgesinde uyuyan çekirgeye bağırır 'haydi kalk akşam oldu der' bağırır bağırır çekirge duymaz. Çekirge yemiş yemiş göbeğini şişirmiş bir türlü uyanmıyor. Uyanmayınca 'ne yapayım nasıl uyanacak' derken aklına ben bunu bacağından tutayım da çeke çeke götüreyim demiş. Arkadaş ne de olsa bana yakışmaz arkadaşı yolda bırakmak. Karınca ağzında ki  buğdayı bırakmış çekirgenin ayağından çeke çeke onu yuvasına taşımış, ama çokta yorulmuş ben nerdeyim be demiş. Akşam da olunca ' karınca arkadaşım' demiş 'amma da yemişsin, karnın şişmiş ağırlaşmışsın zor taşıdım seni ' demiş. ' Beni sen mi taşıdın, nasıl beni taşıdın demiş' ' ayağından çeke çeke getirdim demiş' Çekirge de karıncaya teşekkür etmiş.
Reyhan U. Ş

12 Ekim 2015 Pazartesi

Emir'in Kahve Macerası


Emir bir nehir kenarında yaşıyor, anne babası birde abisi var. Emir sabahları çok erken kalkar, amcalarıyla kahvaltı yapar. Emir her şeyi sever, yer. Emir daha dört yaşında. Emir babasını abisini annesini çok seviyor. Bir gün babası alıp onu kahveye götürür, ona çay içirir. Kahvehane bir nehrin kıyısında. Otururlar , Emir orada bir kaplumbağa görür. Daha önce hiç görmemişti. Emir kaplumbağayı görünce şaşırır. 'baba bu ne babaa' Emir korkar. Babası 'o bir hayvan' der. 'bak oğlum bu çok sevimli der. Emir kaplumbağaya baka kalır. . Babası çay içerken, kaplumbağa hareket eder ormana doğru yürür, Emir de peşine takılır. Babası çay içerken Emir'i unutur. Emir kaplumbağa  ile ormana gider, gözden kaybolur. Ormanın derinliklerine ilerlerler. Babasının aklına Emir gelir, sağa sola bakar Emir yok haber verir her tarafa Jandarmaya. Emir'i ararlar her yere bakarlar. En sonunda ormanın içinde ağlarken bulurlar. Emir çok korkmuş. 'baba baba ben kayboldum seni özledim.' sarılır babasına. Babası sevinir alır eve getirir. 'Baba baba ben bir daha kahveye seninle gelmeyeceğim, ben annemle kalacağım' der.

Böylece Emir'in macerası sona erer, Emir bir daha hiç ayrılmaz babasının yanından.

Reyhan U.Ş

11 Ekim 2015 Pazar

Efe'nin Rüyası


Efe ailesi ile köyde ailesi ile birlikte yaşıyordu. anne babası birde kardeşi var.  Biraz kalabalık ailesi... dedesi babaannesi halaları amcaları var. Köy hayatı yaşıyor.Efe ailesini çok seviyor. Efe çok mutlu.

Efe daha sekiz yaşında, bir sabah erkenden kalkmış, bahçeleri dolaşmış, top oynamış, halasıyla spor yapmış, yürümüş. Açıkmış. Annesine 'anneciğim bana kahvaltı hazrılar mısın' demiş. Annesi kahvaltı hazırlamış, masaya zeytin, peynir, yumurta koymuş. Efe yumurtayı görünce ' ben yumurta yemem , al al onu anne.' annesi  'yumurta yersen büyürsün, güçlü olursun, bir de bir kaşık bal yersen senden güçlü kimse olamaz'. Efe annesinin sözünü dinlemiş, 'her gün yumurta pişir bana anne ' demiş. Efecik kahvaltıyı yapınca yoruldu, uykusu geldi, annesi Efe'yi uyutmuş. Efe uykusunda rüya görmüş.. Efe hayvanları çok ama çok seviyoordu. Onlara ekmek su veriyor bütün hayvanları seviyor kedi, köpek, tavuk... içlerinden en çok balıkları seviyor. Efe'nin akvaryumu vardı. Balık bakıyordu, onları yemliyor, ilaçlarını veriyor, iyi bakıyordu. İşte Efe rüyasında bu balıkları görüyordu. Dedesi balıklarını tutmuş pişiyormuş, Efe bağırarak uyandı, hemen akvaryumuna koştu. Annesi şaşırdı. 'ne oldu yavrum ne oldu' Efe' anne dedem balıklarımı tutmuş pişiyordu çok korktum anne.' Annesi Efe'yi sakinleştirdi. 'O senin gördüğün rüyaydı oğlum' demiş. Efe hem ağlamış hem de ' ohh bee rüya imiş. anne çok sevindim' demiş. 'sahiden anne dedem böyle bir şey yapar mı'. 'hayır oğlum yapmaz'. Efe korkusunu yenmiş. Mutlu olmuş.
Reyhan U.Ş